Güneşin ultraviole ışınlarının aracılığıyla deri altında sentez edilebilen D vitamini, vücudun deri gibi farklı bir bölgesinde yapılıp kemikler gibi başka bölgesinde çalıştığı için ve hücre çekirdeğini etkileyerek aktivite gösterdiği için hormon olarak da düşünülmektedir.
Hormon, vücudun bir bölgesinde yapılıp kan yoluyla taşınarak başka yerlerinde çalışan maddelerdir.
Kalsiyum ve fosfor metabolizmasını düzenleyerek güçlü bir kemik ve diş oluşumunu sağlar. Son yıllarda yapılan araştırmalar, D vitamininin kalın barsak, kemik, deri ve meme kanserinden koruyucu etkisi olduğunu ve tüberküloza (vereme) karşı bağışıklığı artırdığını ortaya çıkarmıştır.
Yapımına güneş ışınları yardımcı olduğu için, yaşlılık ya da hastalık nedeniyle açık havaya çıkamayanlarda ve dinsel nedenlerle tamamen kapalı giyinenlerde D vitamini yetersizliği daha yaygın görülür. Anne sütüyle beslenen bebekler de 6. aya kadar yeterince D vitamini alamıyabilirler. D vitaminini eksik alan bireylere vitamin D eklemesi gerekebilir.
Çocuklarda en bilinen belirtisi bacak eğriliği şeklinde ortaya çıkan raşitizm hastalığıdır. Yetişkinlerde ise osteomalasia adı verilen ve kolaylıkla kırılmaya neden olan kemik yumuşamsına yol açabilir.
D vitamini vücutta birikip zehirlenmeye neden olabilir. Tablet ile aşırı D vitamini alımı kanda kalsiyum düzeyinin yükselmesine ve organlarda kalsiyum birikmesine neden olur. Bu da hücre metabolizmasının bozulması ve hücrelerin ölümüyle sonuçlanır. Uzun süre güneşte kalmak D vitamini zehirlenmesi yapmaz, ancak deri kanseri riskini artırır.
Besinlerde en çok balık karaciğeri yağı, yağlı balıklar, karaciğer ve yumurta sarısında vardır. Az miktarda süt ve peynirde de bulunur. Esas kaynak güneş ışığı ile derinin temas etmesidir.