Hastalıklarda beslenme
KANSER
Vücuttaki hücreler yaşam boyu sürekli bölünmekte ve çoğalmaktadır. Normalde
bu olay belirli bir düzen içinde gerçekleşirken bazen bir hücre çeşitli nedenlerle
değişime uğrar ve kontrol edilemeyen bir büyüme başlar. Büyüyen hücreler tümörleri,
yani milyonlarca anormal hücre içeren doku kütlelerini oluştururlar. ''İyi
huylu'' dediğimiz tümörler diğer dokulara yayılmadığı için zararsızdır. ''Kötü
huylu'' tümörler ise komşu dokulara ve daha sonra da başka organlara sıçrarlar
yani metastaz yaparlar.
Araştırmalar sonucunda, kansere neden olan dış etmenlerden radyasyon, UV ışınları,
çevre kirliliği, katkı maddeleri, sigara ve alkol gibi etmenler arasında en
önemlisinin tüm kanser ölümlerinin üçte birine yol açan beslenme alışkanlıkları
olduğu gösterilmiştir.
Aslında, tükettiğimiz tüm yiyecek ve içeceklerde hem kansere neden olan hem
de kanserden koruyan çok çeşitli maddeler bulunmaktadır. Örneğin, eti uzun
süre ızgara yaptığımız zaman benzopiren adlı kanserojen maddeler
ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, hayvan yeminden ete arsenik ve mikotoksinler gibi
başka kanser yapıcı maddeler de geçebilmektedir. Buna karşılık, dana, kuzu
gibi etlerde kanserden koruyucu etkisi olan konjuge linoleik asit ve selenyum bulunmaktadır.
Aynı şekilde brokolide hem kanserojenik hem de antikanserojenik maddeler vardır.
(Kanserojen: kansere sebep olan, antikanserojen: kanseri önleyen anlamındadır.)
Kanserojen maddelerin etkisi, o maddenin tüm diyetimizde ne miktarda bulunduğuna
ve hangi sıklıkla tüketildiğine bağlıdır.
Kalori kısıtlaması ile hücre çoğalması yavaşladığından, kalori kısıtlandığında
kanser hücrelerinin hızlı çoğalması mümkün olmamaktadır. Dolayısıyla aşırı
kalori alımı engellenmelidir.
Zeytinyağı ve balık yağı gibi yağların kanser riskini azalttığı, doymuş ve
diğer çoklu doymamış yağların ise artırdığı gösterilmiştir.
Aşırı protein alımı kalın bağırsak kanseri riskini artırmaktadır.
Kanserden koruyucu vitamin ve mineraller
- C vitamini
- Beta karoten ve A vitamini
- E vitamini
- Folik asit
- D vitamini
- Kalsiyum
- Selenyum
Bu vitamin ve mineralleri içeren besinleri menümüzdeki ''Sağlıklı Beslenme-vitaminler-mineraller''
bölümünden görebilirsiniz.
Kanserle savaşan besinler ve besin kimyasalları
- Sebzeler : Lahanagiller adı verilen lahana, brokoli, turp
otu, hardal otu ve karnabahar gibi sebzelerin mide, kalın barsak, yutak,
prostat ve akciğer kanserini azalttığı belirlenmiştir. Sebzelerde glukozinatlar (frukto
oligosakkaritler), bioflavonoidler (kapsaicin, likopen, kumarik asit,
klorogenik asit), fenoller (ellagik asit, anetol trition) ve sülfitler (diallil
disülfit) bulunmaktadır. Bu bitki kimyasalları (fitokimyasallar) antikanserojen
etkiye sahiptir.
- Meyveler : Turunçgiller, üzüm, kayısı, kavun, kuş üzümü,
kiraz ve erik gibi meyvelerde bioflavonoidler (hesperidin, antosiyanin,
naringin, tangeretin, nobiletin, sinesetin, proantosiyanidin, resveratrol)
ve çilek, böğürtlen, elma ve üzümde fenolik asit (ellagik asit)
denen antikanserojen maddeler vardır.
- Kurubaklagiller ve tahıllar : Buğday kepeği, pirinç, bakla,
soya, yerfıstığı, arpa, yulaf ve mısır antikanserojen olan fitatları
içerir. Bunlar kalın bağırsak ve başlangıç aşamasındaki meme kanserini engellemektedir.
Soya, bezelye, barbunya ve börülce antikanserojen olan fitoöstrojenler (genistein,
daidzein) bakımından zengindir. Bu maddeler meme ve prostat kanserini önler.
Soya, diğer kurubaklagiller, pirinç, patates gibi besinlerde antikanserojen
olan proteaz inhibitörleri vardır. Bu maddeler ise meme, kalın bağırsak,
ağız, yutak, akciğer ve pankreas kanserlerinin önlenmesinde yardımcıdır.
Soya, nohut, bakla, bezelye, mercimek, kurufasulye, yeşil fasulye ve yulafta
yine antikanserojen olan saponinler bulunmaktadır. Bunlar antioksidan
etki gösterirler ve kansere neden olan DNA mutasyonlarını önlerler.
- Çay : Çaydaki tanin, epigallo kateşin gallat ve kateşin antikanserojendir.
Mide, deri, meme ve kalın bağırsak kanserini önlemektedir.
- Sarımsak ve soğan : İçeriğindeki sülfitlerin antikanserojen
etkisi vardır. Sarımsak kanser yapıcı nitrozamin oluşumunu azaltır, kanser
hücrelerinin bölünmesini durdurur, bağışıklığı artırır ve vücudu radyasyona
karşı korur. Mide, yutak, kalın bağırsak, meme, deri ve akciğer kanserlerini
önlediği bulunmuştur.
- Kimyon : Kimyondaki kuminik aldehit ve kurkumin antikanserojendir.
Kurkumin E. Koli gibi bakterileri öldürücü etkiye sahiptir. E. Koli bakterisinin
kalın bağırsak kanserinde rol oynayabileceği düşünüldüğünden kimyonun bu
kansere karşı koruyucu etkisi bulunabilir.
- Meyan kökü : Meyan kökündeki glirizin adlı madde
antikanserojen kabul edilmektedir. Bu madde erkeklerde testosteron hormonunun
prostat kanserine neden olan zararlı bir maddeye dönüşümünü engeller. Ayrıca,
kanserojen maddelerin DNA'ya zarar vermesini önler. Ancak, fazla yendiğinde
tansiyonu yükselttiğinden, özellikle meyan balı içeren şekerlemeleri uzun
süre tüketmemek gerekir.
- Hayvansal yağlar : İnek, koyun gibi geviş getiren hayvanların
etleri, hindi eti ve süt ürünlerinde bulunan konjuge linoleik asit (KLA)
adlı yağ asitinin antioksidan ve güçlü bir antikanserojen etki gösterdiği
saptanmıştır. KLA cilt, kalın bağırsak ve meme kanseri hücrelerini öldürmektedir.
Etteki miktarı pişmeyle artmaktadır. Süt ürünlerinde ise en çok peynirde
ve peyniraltı suyunda bulunmaktadır. Yağsız sütte ise miktarı azalmaktadır.
KLA dışında yine bir hayvansal gıda olan balık yağındaki omega-3 yağ asitlerinin
de meme, kalın bağırsak ve prostat kanserlerini önlediği gösterilmiştir.
- Bitkisel yağlar : Daha çok bitkisel yağlarda bulunan ve
insan vücudu tarafından yapılamadığı için gıdalarla almamız zorunlu olan linoleik
asit büyüme ve vücudun diğer birçok işlevi için gereklidir. Ancak, kanser
hücrelerinin büyümesi için de gerekli olduğu bilinen bu yağ asitinin iyi
kaynağı olan mısırözü yağı, meme kanserine kuyruk yağından daha çok yol açmaktadır.
- Süt ve ürünleri : Süt, yoğurt, peynir, kefir gibi süt
ürünlerinin kanserden koruyucu etkisi vardır. Bol süt ve peynir altı suyu
proteinleri içeren gıdalar kalın bağırsak tümörlerinin gelişimini önlemekte
ve mide kanseri oluşumunu engellemektedir. Yoğurdun yapımında kullanılan laktik
asit bakterileri (maya) 'nin antikanserojen etkisi vardır. Kefir ise
akciğer tümörlerinin azalmasını sağlamaktadır.
Diyetin rolünün %35 olduğu korkutucu hastalık kanserden korunmak için aşağıdaki
önlemleri almak gereklidir:
- Sigarayı bırakmak
- Sebze ve meyve tüketimini artırmak
- Aşırı kalori, aşırı yağ ve aşırı kırmızı et tüketiminden kaçınmak
- Egzersiz yapmak ve gerekiyorsa kilo vermek
- Uzun süre güneşte kalmaktan kaçınmak
- Alkol içiliyorsa azaltmak
- Kanser belirtilerini gözardı etmemek
- Olumlu yaşam felsefesine sahip olmak